17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara depreminin merkez üssü, İzmit’in 11 km. güneydoğusunda olup Kocaeli’nin Gölcük ilçesiydi. Yerel saatle 03.02’de gerçekleşen deprem, Richter ölçeğine göre 7,5 şiddetindeydi. Yaklaşık 46 saniye süren ana deprem dalgasının ardından büyüklüğü 4-5 değerlerinde olan çok sayıda artçı depremler meydana gelmiştir. Marmara depreminin odak derinliği 10–15 km olup, sarsıntı 120 km civarında bir fay hareketi sonucunda meydana gelmiştir. Geniş çapta yıkım ve can kaybına yol açmıştır. Oldukça geniş bir alanda etkisini gösteren deprem, Marmara Bölgesi’nin tamamında, ayrıca Ankara’dan İzmir’e kadar uzanan geniş bir sahada hissedildi.
2010 yılında yayınlanan Meclis Araştırması Raporu’na göre toplam 18.373 kişi hayatını kaybetmiştir. Depremde 48 bin 901 kişi yaralanmış; 505 kişi de sakat kalmıştı.
Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 insan ölmüş; 100.000’e yakın insan da yaralanmıştı.
Depremde yıkılan ve ağır hasarlı bina sayısı: 96 bin 796 konut ve 15 bin 939 işyeri, Orta hasarlı konut sayısı: 107 bin 315, orta hasarlı işyeri sayısı: 16 bin 316, az hasarlı konut sayısı: 113 bin 382, az hasarlı işyeri sayısı: 14 bin 657 olarak açıklanmıştır.
Prefabrikte yaşayan nüfus: 147 bin 120’dir. Depremde, çöken binalar sonucunda yaklaşık 600.000 kişi evsiz kalmıştır.
Yaklaşık 16 milyon insan ise, depremden farklı şekillerde etkilenmiştir. Bu rakamlar da göstermektedir ki, Marmara depremi Türkiye’nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Deprem gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir.
Depremin Türkiye’nin önemli bir sanayi ve ekonomi bölgesi olan Marmara Bölgesi’nde meydana gelmiş ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiş olması, ülkede büyük ekonomik sıkıntılara neden olmuştur.
Deprem niçin bu kadar çok can ve mal kaybına yol açmıştı?
Bunun birden çok sebebi vardı: uygun olmayan gevşek zemindeki yapılaşmalar, malzemeden çalmalar ve kaçak yapılar, gelişigüzel inşa edilen binalar bu sebeplerden bazılarıdır. Plansız şehirleşmenin ve usulune uygun bir şekilde yapılmayan binaların bedelini insanlarımız kanıyla ödemiştir.
Depremden sonra, inşaat standartlarının yeniden belirlenmesi ve zorunlu deprem sigortasının uygulanmaya başlanması gibi bir takım yeni düzenlemeler getirilmiştir. Ayrıca, depremden sonra, can ve mal kayıplarına ilişkin birçok dava açılmış; ancak bunların çok büyük bir kısmı zaman aşımına uğramış, ertelenmiş ya da sonuçsuz kalmıştır.
Deprem bütün dünyada büyük yankı uyandırmış, çok sayıda ülkeden ve uluslararası kuruluşlardan gerek acil yardım ekibi, gerekse araç, gereç ile tıbbi ve insani yardım malzemeleri gönderilmiştir. Dünyanın çok farklı yerlerinden olmak üzere toplamda 52 ülke Türkiye’ye yardım etmiştir. Depremle ilgili olarak, Erkan Ocaklı, İsmail Türüt, Grup Yorum, Kayahan ve Ali Atay tarafından şarkılar yazılmış ve bestelenmiştir.
Bu depremlerden ders alarak deprem inşaat yönetmenliğine uymalıyız. Toplum olarak deprem konusunda bilinçlenmeliyiz.